2013
Ce document est lié à :
info:eu-repo/semantics/reference/issn/2261-4184
Ce document est lié à :
info:eu-repo/semantics/reference/issn/0290-7402
Ce document est lié à :
https://hdl.handle.net/20.500.13089/dnj9
Ce document est lié à :
https://doi.org/10.4000/ceb.3932
info:eu-repo/semantics/openAccess , https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/
Semih Tezcan, « Kızılelma Viyana, bir ümidin sönüsü », Cahiers balkaniques
Avant la publication de l'important travail de Richard Kreutel sur Vienne dans le volume 7 du Seyahatnâme, on pensait qu’Evliyâ Çelebi n'était pas au courant du second siège de Vienne (1683). Le chercheur autrichien a montré qu'il connaissait cette défaite. Evliyâ en entendit parler dans les dernières années de sa vie, mais probablement, n'en a pas eu une connaissance détaillée et ne l'a pas racontée dans son œuvre. Mais, en relatant ses expériences de 1665 quand il était à Vienne comme membre de la délégation ottomane, il annonça la défaite à ses lecteurs en utilisant une technique de fiction, une prophétie sous forme d'un vœu négatif fait par la bouche d'un homme en extase, selon laquelle un siège qui aurait lieu dix-huit ans plus tard serait un échec (VII.53a21-24).Une chose manque dans le travail de Kreutel : Evliyâ Çelebi n'a pas ouvertement parlé d'une troisième tentative de conquête de Vienne à l'avenir, mais il l'exprima en plusieurs endroits en langage codé. Kreutel n'était pas au courant des problèmes philologiques liés à la vieille édition du Seyahatnâme et, à cause de cela, n'a pas lu en entier les dix volumes de l'œuvre.En différents endroits du Seyahatnâme, il y a des mentions d'un siège turc de Vienne, la « Pomme rouge », (Kızılelma), des prophéties et avertissements sur le fait de savoir si la ville serait prise ou non, les dates de sièges passés et futurs et des codes pour déchiffrer ces dates. En réunissant tout ce matériel, nous pouvons faire les affirmations ci-dessous.En se fondant sur ce qu'il vit et entendit, Evliyâ nous donna un récit détaillé du siège de Vienne en 1529, en insistant sur la terrible déroute. Quand il fit sa rédaction finale dans les années 1680, 155 ans s'étaient écoulés depuis l'événement et il n'avait plus aucune raison d'hésiter.Il est possible qu'il n'ait eu que peu d'informations sur le second siège de Vienne en 1683 ; mais quelqu'un comme lui, qui adorait raconter des histoires, pouvait tout de même écrire à ce sujet. Son absence de récit à ce sujet, mis seulement dans la bouche d'une personne en extase comme une prophétie, comme le vœu que la tentative soit un échec, est peut-être due au fait que les blessures de cette défaite étaient très fraîches. Peut-être n'a-t-il pas discuté de cet échec ni de ses raisons pour ne pas manquer de respect envers le Sultan Mehmed IV, encore en vie et régnant.Evliyâ Çelebi avait, sinon la certitude, du moins l'espoir que dans l'an 1100 de l'Hégire, Mehmed IV réessayerait de conquérir Vienne et que cet essai serait couronné de succès. Il exprima cet espoir, en plusieurs endroits de son travail, dans un code qui utilisait le système abjad de datation (dans lequel les lettres arabes remplacent les nombres) : lafẓ-ı ġanīm = 1100 H = 1688/89 CE. Il mit aussi le souhait que Vienne (et d'autres villes « Pomme rouge ») soit conquise en 1100 H (= de l'Hégire) dans la bouche du cheikh légendaire Os̱mān Baba. Evliyâ présente ce cheikh, connu par d'autres sources comme Otmān Baba, comme l'un des ghazis qui vint du Turkestan à l'époque d'Orhan Bey et entreprit la conquête de la Roumélie. Il voyagea à travers l'Europe et pria pour que l'Islam se répande partout. Selon le Seyahatnâme, le fondateur de Vienne était Şemʿūn-ı Ṣafā (Saint-Pierre), l'un des disciples de Jésus. Il fit aussi une prophétie qui disait aux chrétiens de ne pas craindre le siège entrepris par Iġrando Süleymān in 935 H (= lafẓ-ı ẓılle = 1528/29 CE), mais de redouter la campagne de Mehmed IV (connu comme Yûsuf) en 1100 H.Quand Evliyâ écrivit le Seyahatnâme, l'an 1000 H (1591/92 selon l'ère islamique) était loin. Dans son travail il ne mentionne nulle part l'année 1000 H ou les événements qui étaient attendus, mais qui ne se sont pas produits. Quand il travailla à sa rédaction finale, l'année 1100 H était proche ; il aurait été naïf de croire que des événements importants allaient avoir lieu en 1100 H et que Vienne, la « pomme rouge », serait conquise. Peut-être a-t-il employé cette date et le mot pour elle en code abjad, ġanīm, pour exprimer un espoir qui s'effaçait. Ce faisant, il faisait montre d'habileté littéraire en plaçant les prophéties sur la future conquête de Vienne de deux saints hommes, l'un musulman, l'autre, chrétien, dans deux parties largement distinctes de son œuvre (Os̱mān Baba, volumes 3 et 4 ; Şemʿūn-ı Ṣafā, Seyahatnâme’nin VII. cildindeki Viyana anlatısı üzerine Richard Kreutel’in önemli çalışması yayımlanmadan önce Evliyâ Çelebi’nin İkinci Viyana Kuşatması’ndan (1683) haberi olmadığı sanılmaktaydı. Avusturyalı bilgin, onun bu bozgundan haberi olduğunu ortaya çıkardı. Evliyâ, hayatının son yıllarında öğrendiği, fakat herhalde ayrıntıları hakkında fazla bilgi edinemediği bu yenilgiyi eserinde anlatmamıştır. Sadece, Osmanlı elçilik heyetinin bir üyesi olarak 1665’te Viyana’da bulunduğu sırada yaşadıklarını anlatırken bir tür kurgulama tekniği kullanarak 18 yıl sonra vuku bulacak kuşatmanın başarısız sonucunu, bir meczubun ağzından olumsuz dilek tarzında bir kehanetle okuyucusuna duyurmuştur (VII.53a21-24).Kreutel’in çalışmasında bir eksik vardır: Evliyâ Çelebi, Viyana’nın fethedilmesi için ileride yapılacak üçüncü bir girişimden açıkça söz etmemiş, fakat bunu birkaç yerde şifreli bir anlatımla ifade etmiştir. Seyahatnâme’nin eski edisyonundan kaynaklanan filolojik bir sorun yüzünden ve on ciltlik eserin tamamını okumamış olması yüzünden Kreutel bunun farkına varmamıştır. Seyahatnâme’nin değişik yerlerinde Kızılelma Viyana’nın Türkler tarafından muhasarası üzerine bilgiler, şehrin fethedileceği veya edilmeyeceği üzerine kehanet ve uyarılar, geçmişteki ve gelecekteki muhasaraların tarihleri, bu tarihleri veren şifreler bulunmaktadır. Bunların hepsini bir araya getirince şu belirlemeleri yapabiliriz: Evliyâ, okuduklarına ve işittiklerine dayanarak Birinci Viyana Kuşatması’nı ayrıntılı olarak anlatmış, bu kuşatmanın büyük bir hezimet olduğunu da açıkça vurgulamıştır. 1680’lerde eserinin son redaksiyonunu yaparken bu olay üzerinden en az 155 yıl geçmiş bulunmaktaydı, çekingen davranmasını gerektiren bir sebep yoktu. Yazar, İkinci Viyana Muhasarası hakkında fazla bilgi toplayamamış olabilir, ama onun gibi anlatmayı çok seven birisi, yine de bir şeyler yazabilirdi. Bu konuda hiçbir şey anlatmayışı, sadece bir meczubun ağzından bu girişimin başarısız kalması dileğini bir kehanet gibi söyletişi, belki bu hezimetin yaralarının çok taze olması yüzündendi. Evliyâ, henüz hayatta ve iktidarda olan padişah IV. Mehmed’e karşı hürmetsizlik etmemek için bu başarısızlıktan, bunun sebeplerinden söz etmemiş olabilir. Hicrî 1100 yılında IV. Mehmed’in Viyana’yı tekrar feth etme girişiminde bulunacağı ve bu girişimin başarıyla sonuçlanacağı hususunda Evliyâ Çelebi’nin bir inancı değilse bile, en azından bir ümidi, belki sönmekte olan bir ümidi vardır. Evliyâ, bu ümidini eserinin birkaç yerine ebced hesabına göre düzenlendiği bir şifre ile yerleştirmiştir (lafẓ-ı ġanīm = hicrî 1100 = milâdî 1688/89). Ayrıca Viyana’nın (ve başka Kızılelma şehirlerinin) hicrî 1100’de fetholunması dileğini, efsanevî şeyh Os̱mān Baba’nın ağzından da söyletmiştir. Adı başka kaynaklarda Otmān Baba olarak geçen bu şeyhi Evliyâ, Orhan Bey zamanında Türkistan’dan gelip Rumeli fethine girişen gazilerden biri olarak tanıtır. Avrupa ülkelerini dolaşmış, her yerde İslam’ın yayılması için dua etmiştir. Seyahatnâme’ye göre Viyana’nın kurucusu, Hz. İsa’nın havarilerinden Şemʿūn-ı Ṣafā’dır (Simon Petrus). O da kehanette bulunmuş, hristiyanlara, Iġrando Süleymān’ın hicrî 935’te (= lafẓ-ı ẓılle = miladî 1528/29) yapacağı kuşatmadan korkmamalarını, fakat IV. Mehmed’in (diğer adıyla Yûsuf’un) hicrî 1100’deki seferinden korkmalarını bildirmiştir. Evliyâ, Seyahatnâme’yi yazdığı sırada, hicrî 1000 yılı (İslam millenniumu, 1591/92) çoktan geride kalmıştı. Yazar, hicrî 1000 yılından ve o yıl vuku bulması beklenmiş, fakat vuku bulmamış olaylardan hiç bahsetmez. O, Seyahatnâme’sinin müsveddesini hazırlamaktayken hicrî 1100 yılı yaklaşıyordu. Evliyâ Çelebi’nin hicrî 1100 yılında bazı önemli olaylar vuku bulacağına, Kızılelma Viyana’nın fethedileceğine gerçekten inandığını kabul etmek herhalde safdillik olur. O, bu tarihi ve bunun şifresi olan ġanīm kelimesini yüreğinde sönmekte olan bir ümidi ifade etmek için kullanmış olabilir. Bunu yaparken biri müslüman, öteki hristiyan iki azizin Viyana’nın gelecekte Türkler tarafından fethedileceği hususunda birleşen kehanetlerini eserinin birbirinden uzak yerlerine (Os̱mân Baba, III ve VIII cilt; Şemʾūn-ı Safa, VII. cilt) yerleştirerek edebi maharet göstermiştir.